BB

by 00:17:00
Geçen gün spor salonunda haberlere bakarken bir haberi çıkmıştı Brigitte Bardot'nun. Yine her zamanki gibi hayvan haklarıyla ilgiliydi her halde. Yanına da son dönemlerde kendisi ile ilgili çıkan her haberde kullandıkları sağda bir örneğini görebileceğiniz şekildeki bir fotoğraf ile. Hani, "yaşlandı da bakın ne hale geldi" mesajını alttan altta vermek için. Mesela bizim çok elit websitemiz milliyet.com.tr doğrudan "Neydiler, ne oldular!" diye bir foto albüm yaratıp bu resimleri gösteriyorlar.

Neyse efendim. Benim Brigitte Bardot'a olan sevgim ve saygım çok yüksektir. Kendini doğal bir şekilde yaşlanmaya bırakması çok takdir edicidir mesela. Yüzünü gerdirip, mimiksiz bir robota dönüşmek yerine yaşlılığın ve bilgeliğin asaletini yansıtmayı seçmiştir. Elini ayağını da sanat işleriden çekip hayatını hayvan haklarına adaması da takdir edicidir. Ha, bu kadar etkili bir kadın olarak daha politik bir figür olabilir miydi? Olabilirdi, belki de Fransa için öyledir. Yine de doğa için bir şeyler yapması bile onu boş bir aktristen öteye koyar.

Yalnız, Brigitte Bardot'un gençliği benim hayatım boyunca gördüğüm en güzel kadındır, bunu da gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Resimleri bir yerde karşıma çıktığında dibim düşer. Zamanın ötesindedir. Çok ciddi olarak söylüyorum, herkesin beğendiği günümüz top modellerinin ne çoğunun ismini bilirim, ne de muhteşem güzel olduklarını savunurum. (Tabii bu, 'ay Adriana Lima güzel mi, şurası yamuk bi kere onun' diyen bir Türk kızı tribini kastetmiyorum.) Elleri yüzleri düzgündür ama bir şeyler eksiktir. O eksik şey de Brigitte Bardot'ta vardır.

Nedir o eksik şey? Bilmiyorum. Yaşlılığında da kaybetmediği asaleti olabilir, şıklığı olabilir. Her şey olabilir. Serge Gainsbourg'un eski yâri olması da bunda etkili olabilir. O dönemde şarkıcılığa da soyunmuştur. Sesi, güzelliğinin yanında bir hiç olsa da, sesinde de ilginç bir şey vardır Bardot'nun. Güzel bir ses değil ama inip çıkan vurguları dinlenir kılar söylediklerini. John Lennon da tapar mesela Bardot'ya. Bizim "her akşam votka, rakı ve şarap"çı Dario Moreno abimiz de kendisine bir şarkı bestelemiştir.

Bu mükemmel sistem kendiliğinden olmuş olabilir mi?

Her bir şey yeşil

by 00:14:00
Eğer bir Alman vatandaşı olsaydım Yeşiller'e oy verirdim. Doğa önemli çünkü. Ekonomi de önemli aslında. Ama doğa bir ayrı önemli. Ekonomiyi sonuçta bu işin okulunu okumuş, en önemli yerlerde çalışmış adamlar bile düzeltemiyor, bir noktadan sonra patlak veriyor. Her inişin bir çıkışı oluyor, her çıkışın da bir inişi. Doğayla ekonomiyi karşılaştırmak da elmalar ve armutlar meselesi. Olsun farketmez.

Eğer bir ev yaptırabilseydim yeşillikler içine, doğayı bozmayacak şekilde yaptırırdım. Çünkü günlük hayatım bilgisayar başında heba oluyor.  Sabah uyanınca gazeteleri bilgisayardan oku, elektronik posta kutunu kontrol et. Okula git, makaleleri bilgisayardan oku, bilgisayarda yaz. Akşam dizini/maçını bilgisayarda izle. Arkadaşların ile bilgisayarda konuş/yazış. Bir yandan da ironik aslında çünkü bilgisayar olmasa, o gazete/mektup/makale/karalama kağıdı derken ağaçların hepsi gidecekti. Bu sefer de sen bilgisayardasın, ağaçlar kesilmiyor ama ağaçlara gidemiyorsun.

Eğer bir mevsim seçebilseydim yaz mevsimini seçerdim. Eğer yaz sevmeyen arkadaşlarım kızacaksa ilkbaharı da seçebilirim. Ama bana karışmayın da yazı seçeyim. Ama Temmuz ayı olsun, Ağustos değil. Deniz soğuk olsun ki sıcaktan bunalınca atlayalım. Ağaç gölgesine oturalım, konuşalım, mangal yapalım. Arada öyle sıcak bassın ki buz gibi bir bira içmeden rahatlayamayalım. Tabii yine ironik, çünkü bu sefer de soğuk biralar için buzdolapları, daha serin bir ortam için vantilatörler çalışacak, elektrik kullanımı artacak.

Doğa önemli çünkü, doğada yaşamak güzel olurdu. Ayrıca, eğer bir şey değiştirebilirseydim kendimde bu kadar gerçekçi düşünmemeyi değiştirirdim.


Blogger tarafından desteklenmektedir.