Eve hoşgeldin

by 00:10:00
Meinerzhagen, Lüdenscheid'a çok yakın, küçük boyutlarda bir Alman kasabasıdır. Bu ikisinin de ilk bakışta hiçbir önemli özelliği yok. Hatta bir ipucu verip, ikisi de Dortmund'a yakındır diyebilirdim. Ancak bu da gizemi çözmeye yetmeyecekti. Ancak futbol dünyasının kaderini bir şekilde etkileyecek kasabalardı bunlar.

Yandaki bu resimde sağda duran çocuk, Lüdenscheid'da doğmuştu ve 6 yaşında Meinerzhagen'da başladığı futbola 10 yaşına kadar bu takımda devam edecekti.10 yaşında ise Almanya'nın en önemli takımlardan Borussia Dortmund'un altyapısına yükselecekti.


25 Şubat 2003, yer Dortmund. Borussia Dortmund, Real Madrid'i konuk ediyor. Madrid'i yenerse bir üst tura çıkması için çok önemli bir şans elde edecek. Ancak 90+2'de iki dakika önce oyuna giren Javier Portillo attığı golle Madrid'e 1-1'lik beraberliği getirip Dortmund'un hayallerini yıkıyor. Ancak hayalleri yıkılmayan bir kişi daha var, Dortmund'un top toplayıcısı. Christian Wörns ile forma değiştiren Madrid'in efsane golcüsü Ronaldo'dan forma istiyor ancak cevap almayınca sesini çıkarmadan oradan ayrılıyor. 2 sene sonra altyapısında da oynadığı Dortmund'un, 9 sene sonra ise rakip takım Real Madrid'in formasını giyecek.
14 Mayıs 2005, Pontedera
Almanya'da yaşayan yetenekleri geç farketmekle suçlanan Türkiye Futbol Federasyonu belki de en büyük başarısını, 2003 yılında daha 15 yaşını yeni doldurmuş bu futbolcuyu milli takıma, hem de hayatın güzel bir cilvesi olarak Almanya ile oynanacak hazırlık maçlarına çağırarak gerçekleştirmişti. 2005'te ise Hollanda'yı finalde yenerek Türkiye'yi U-17 Avrupa Şampiyonluğu'na taşıyan en önemli isimlerden oldu ve UEFA onu turnuvanın en iyi ismi seçti. Yetmedi aynı sene Dünya dördüncüsü oldular. Attığı 4 golle gümüş ayakkabı ödülünü, başarılı performansı ile de bronz top ödülünü kazandı.

Bu başarılardan sonra A takımına yükselmemesi olmazdı. Avrupa birinciliğinden sonra Temmuz 2005'te Intertoto Kupası maçında oynatılıp Dortmund'un Avrupa'da oynayan en genç futbolcusu olmuştu. Resimdeki maçta ise 16 yaş 335 günlükken ilk Bundesliga maçına çıkıp, bu ligin tarihindeki en genç futbolcu oldu. 26 Kasım'daki Nürnberg maçında gol atınca ligin en genç gol atan futbolcusu ünvanını da buna ekliyordu.

6 Ağustos 2005, Wolfsburg
Ekim 2005'te Fatih Terim, onu Türkiye A Milli Takımı'na çağırmıştı. Yine bir Almanya maçıydı. 86. dakikada oyuna dahil edildi. Türkiye tarihinin en genç A millisiydi. Yetmedi, üç dakika sonra golünü attı. Artık Türkiye formasıyla gol atan en genç futbolcuydu. Türkiye, hazırlık maçında Almanya'yı 2-1 yenmişti ve herkes onu konuşuyordu.

8 Ekim 2005, Istanbul
Ancak hala daha çok gençti ve öğrenmesi gereken çok şey vardı. Thomas Doll, kendisine çok şans vermiyordu. Bu nedenle onu A takıma çıkaran Bert van Marwijk, Hollanda'nın Feyenoord takımına geçip Şahin'i takımda isteyince, Dortmund futbolcuyu bir senelik kiralamayı kabul etti. Ağustos 2007'de Hollanda macerası başlamıştı.


Eylül 2007'de 19 yaşında, 18 yaşındaki Tuğba Şahin ile evlendi. Türk medyasına göre evlilikler futbolcunun performansını düşürürdü. Ancak bunun böyle olmadığını yakında herkes görecekti. Düğün, 70 kişinin katıldığı mütevazi bir şekilde yapıldı. Takım arkadaşları onu yalnız bırakmamıştı.


Kulüp bazındaki ilk kupasını Feyenoord ile kazanacaktı. Hollanda Kupası finalde 72 dakika sahada kalıp rakipleri Roda'yı 2-0 yenmelerine yardım etmişti. Artık daha prestijli bir şekilde Almanya'ya dönebilirdi. Son maçında yine Roda'ya bir gol atarak, Hollanda'ya veda etti.

Sechser, Nuri Sahin, Mittelfeld, Jürgen Klopp, Borussia Dortmund

Almanya'ya geri döndüğünde kariyerini olumlu yönde etkileyecek çok önemli bir adam ile tanıştı, yeni teknik direktörü Jürgen Klopp. Klopp'un ilk dönemlerinde çok tercih edilmemişti ancak 2009 yılı onun yılı olmuştu ve bundan sonra Dortmund'dan ayrılana kadar takımın en önemli ismi haline gelecekti.


Almanya'nın hem kupa sayısı olarak hem de finansal rakamlar olarak en başarılı kulübü Bayern München da Şahin'in kurbanlarından biri oluyordu. 3 Ekim 2010'da Hans Jörg Butt'u serbest vuruş ile avlayıp, 2-0'lık galibiyeti getiren golü atıyordu.

Almanya 3-0 Türkiye

Bu harika frikik golü ve galibiyetten sadece 5 gün sonra Almanya'da bu sefer Türkiye formasını Almanya'ya karşı giyecek ancak 3-0'lık yenilgiden kurtulamayacaktı. Türkiye, kötü performansı ile eleştirilirken, o da bu eleştirilerin - haklı olarak - bir parçası olacaktı. Türkiye, grubu Almanya'nın ardından ikinci olarak bitirse de Euro 2012'ye gidemeyecek ve hayal kırıklığı yaşatacaktır.


Türkiye maçından tam bir hafta sonrasında Dortmund, Köln ile mücadele edecekti. Maç oldukça gergin bir havada geçecekti. Köln'ün yıldızı Podolski, 82. dakikada attığı golle beraberliği sağlamıştı. Ayrıca bir golü ofsayt gerekçesiyle verilmemişti. 90. dakikada Podolski ile bir tartışmaya girdi. İkisi de sarı kart gördüler. Podolski ise bir hafta önceki maçı hatırlatıp 3-0 hareketi yapıyordu. Maç böyle bitecek derken, uzatmaların ikinci dakikasında attığı şut Köln defansına çarpıp gol oldu. Podolski'nin önünden kayarak geçip bunu kutladı. İkisi de maçta sonra aralarında bir problem olmadığını söyleyerek konuyu kapattı.


Çok motiveydiler ve sene sonunda uzun yıllardan sonra Dortmund'u şampiyonluğa ulaştırdılar. Bir çok spor dergisi ve programına göre 2010-11 sezonunun en iyi futbolcusuydu. Türk bayrağına sarılıp, şampiyonluk kupası kaldırmayı hak etmişti.


Bu başarı dünyanın çok büyük ihtimalle en büyük teknik direktörü olan Jose Mourinho'nun dikkatini çekmemiş değildi. İlginç bir şekilde bir başka Alman-Türk futbolcu Hamit Altıntop ile birlikte İspanya devi Real Madrid'e transfer oldu. Artık dünyanın en önemli ligi La Liga'da top koşturacaktı.


Ayrıca, Eylül 2011'de Madrid'de ilk oğlu Ömer dünyaya geldi. Artık her şey yolunda gidebilirdi. Ancak maalesef böyle olmayacaktı.


Dortmund'da son maçları bağ kopması nedeniyle kaçırmıştı. Madrid'e geldiğinde yine dizinden sakatlanıp ilk aylar forma giyemedi. Altıntop'un da sakatlığı da nüksedince, Almanya'dan alınan Türkler ile ilgili olumsuz görüşler İspanya medyasında yazılmaya başlandı.


Ancak Kasım ayında Madrid forması ile tanışabildi. İlk golünü kupa maçında alt liglerden SD Ponferradina'ya atacaktı. Ancak sezon boyunca başka bir golle buluşamayacaktı. Ligde aylar boyunca yedek kulübesinde oyuna girmek için bekleyip, lig boyunca 2'si ilk 11'den sadece 4 maça çıkacak ve hiçbir zaman 90 dakikayı tamamlayamayacaktı. Evet, sene sonunda Madrid, İspanya şampiyonu olacaktı ve Avrupa'nın en prestijli liglerinin ikisinde üstüste şampiyonluk görmüş olacaktı ancak ne kutlamalarda yer alacaktı, ne de gazetelerden övgü dolu yazılar alacaktı.

nuri sahin

Kötü haber, Mourinho onu kadroda düşünmüyordu. İyi haber, onu kaybetmek de istemiyordu. Bu nedenle Hollanda ve İspanya'dan sonra İngiltere yılları da başlayacaktı. Önce Arsenal dendi ancak daha sonra Liverpool'a kiralandı. Anlaşma sağlayamadığı Arsenal karşısında giydi ilk kez Liverpool formasını.


Oynadığı ikinci lig maçında attığı ilk golünü böyle kutluyordu. 2 de asist yapmıştı. Geri mi dönmüştü? Maalesef hayır, Liverpool'un en kötü dönemlerinden birine denk gelmişti. Kasım ayının ortalarından sonra artık yedeklerde oturtuluyordu. Hala eski formuna dönememişti. Gitgide düşüyordu.


İmdadına yine Dortmund yetişti. Ocak 2013'te Madrid'den 1,5 seneliğine kiraladılar. Uzun süreden sonra kariyer anlamında ilk kez tamamen yüzü gülüyordu. Kariyerinin en uzun ve en güzel dönemini geçirdiği yere dönmenin ne kadar muhteşem olduğunu belirtiyordu.

Nuri Dortmund'a kupayla döndü - Futbol - Almanya Ligi

Mainz ile oynanan hazırlık maçında uzun bir aradan sonra ilk kez Dortmund forması giydi. Gidince yerine başka bir Alman-Türk oyuncu İlkay Gündoğan'ı almışlardı. Gündoğan, önceleri zorlansa da onun yerini başarı ile doldurmuş ve üstüste ikinci şampiyonlukta büyük emek vermişti.


Werder Bremen maçının son yedi dakikasında oyuna dahil edildi. 1,5 senelik düzensiz oynamanın sonuncunda daha hazır değildi. Ancak Dortmund taraftarlı deplasmanda olmalarına rağmen alkış sesleri ile onu selamladılar. Evine geri dönmüş gibiydi. Ancak daha bir haftası vardı.


25 Ocak 2013. Almanya'nın en sadık taraftar kitlesi Dortmund'un Güney Tribünü'ndeki seyirciler Nürnberg karşısında alınan 3-0'lık galibiyeti kutlamak için takımı tribüne çağırıyorlar. Son 15 dakika forma giyen O'nu da özel alkışlıyorlar. Çünkü, o Dortmund'a geri döndü.

Hoşgeldin Nuri Şahin, umarım gözlerinin içi hep güler.

iletişimsizleşme

by 01:13:00
Sana bir şey anlatayım mı?

Çok daha mutlu olabilirdim aslında. Cıvıl cıvıl anlatabileceğim çok şey olabilirdi yemek masasına oturduğumda. Hayat, tek başına taşınabilecek bir yükten çok daha fazlası. Sadece anlatmak bile bu yükü hafifletmeme yeterdi. Kimsenin eğilip bükülmesine de yol açmayacaktı.

Çabalamadım dersem kendime haksızlık etmiş olurum. Gerçekten çabaladım. Herkes durgunken insanları neşelendirmeye çalıştım. Farklı farklı kişiliklere sahip, bir şeylerden mutsuz olan insanları belli bir noktada buluşturmaya çalıştım. Bir yere kadar da başarılı oldum. Gerisi maalesef gelmedi.

Kafamın içinde kelimeler dolaşıyor. Oldum olası kendi kendime konuşmuşumdur zaten. Her kelime başka başka kişilere tapulanmış. En kötüsü o kelimelerin sahibine ulaşamaması işte. O kelimeler beynimin içinde üretilip, sahibine iletilmek üzere ağzıma doğru yol aldığında ancak oradan çıkamadığında, beynime geri iade ediliyor. Kafamın içinde bol bol yankılanıyor.

Bu nedenle ben düzenli aralıklarla bu söyleyemediğim sözleri, söylemek istediğim kişilere rüyamda söylerim. Hem de nasıl bir şiddetle. Duvarları yumruklarım, zorla kendimi ağlatmaya çalışıp rahatlamanın yollarını ararım. Hep böyledir.

İyi haber mi kötü haber mi bilemem ama yavaş yavaş o sözleri söyleyesim gelmiyor. Bazı şeyler oluyor, cevap verip düzeltmem gerekiyor. Anlaşılmayacağımı biliyorum, bunu tecrübe etmişim. Susuyorum ve hissizleşiyorum.

Bunun sonucunda yine bana gelinip "neden böyle suskunsun? neden durgunsun?" denecek, her şeyi yaratıp ancak hiçbir şeyin farkında olmayanlar. Doğruyu söyleyemeyeceğim çünkü bir iletişim kopukluğu var ortada. Yapacak çok şeyim olduğunu ya da o sıra aklıma gelen bir konu hakkında aklıma bir şey takıldığını söyleyeceğim.

Samsa daha da çok anlamlı geliyor bana yaşım ilerledikçe. Neyse ki bir böceğe dönüşmemi engelleyecek bir çok şeye tutunduğum için oldukça şanslıyım.
Blogger tarafından desteklenmektedir.