Cebrail midir nedir

by 00:40:00
Staj görüşmesinden çıkıp evin oradaki parkta biraz düşüneyim diye oturdum. Parkımı çok seviyorum bu arada. Gündüzleri dedeler oturur, meyve aromalı gazoz içerler (reklam olmasın). Akşamları genç erkekler, kapalı kız arkadaşlarını getirirler. Bir gün akşam üstü tam önümde polisler inmişti. Hızlıca arabadan inip ikisi bana doğru gelirken, şöyle bir bakıp, arabaya geri binip gitmişlerdi. Öyle garip bir yer anlayacağınız. Seviyorum yani.

Neyse kafamda halen "Ya master işi olmazsa?" sorusu var ve düşünüyorum tabii. Olmazsa işe mi girmek lazım, stajlara mı devam etmeli gibi şeyler. Tabii dünyamda bir tek ben olsam o kadar sorun değil. Ancak insanların (ki bunlar aile bireyleri oluyor) benden beklentileri ve benim o insanlara vermem gereken şeyler aklımın etrafında dönüyor. Yine böyle kara kara düşünürken bir ses "Bak, master'a git sen, iş her zaman bulursun ama master kolay bulunmaz" dedi. Aklım başımdan gitti. Bir an sonunda yeteri kadar delirdiğimi düşündüm. Ama delirememişim. Çünkü arkamı dönmemle, bir banka yayılmış, sakallı amcayı görmem bir oldu. Hemen caminin önünde, belli ki namazdan çıkmış dinleniyor. Hani tipini görsen; "Memleket iyiye gidiyor elhamdilulah" der tipi var ama adam master falan diyor.

Bana ilahi bir mesaj olarak algılayıp hayatımı öyle şekillendirmek isterdim de 75. Yıl Parkı yanındaki camiinin önündeki banka yatağa yatar pozisyonda uzanıp Amerika'daki masterlardan bahseden bir sakallı dini bütün amcanın büyük ihtimalle yeğenine verdiği tavsiyelerle hayatımın kararını verdiğimi kimseye açıklayamam. Halbuki içimden geleni dile vurmuştu. Hayat vallahi garip.

Kürkçü dükkanı

by 23:37:00
Bandista dinleyerek kendi çapımda büyümemi protesto ediyorum. Halbuki Google Chrome'un sekmeleriJPMorgan Chase hakkında bilgilerle dolu. Bu gerekli çünkü hayallerim gerçekleşecek diye bir realite yok bu hayatta. Elde her zaman bir B planı bulunmalı.

Uzun zamandır içimde bir sıkıntı çiçeği büyüyüp duruyor. Çünkü ben de büyüyorum ister istemez. Birler basamağı büyüdükçe bir kadeh şarap daha. Bugün evin çeşitli yerlerinde oturdum, açtım kitabımı okudum, bir ara koltuğun üstünde uyuyakalmışım. Ara ara şarkı söyledim. Bir günü daha geçirdim.

Sabah yine okula gideceğim, öğlen traş olacağım. Yine otobüsün en arka sırasına oturmaya çalışacağım. Kafamda Bandista çalmaya devam ederken ben bir plaza yoluna düşmüş olacağım. Akşam ne yaparım bilmiyorum da gece yine evde bir köşeye çökmüş, yarı uykulu oturacağım. Besbelli bir son.

Yazları böyledir işte benim için. Boş ev, bol müzik, ara sıra alkol, yalnızlık. Her yaz, eksiksiz. Asla üzülmüyorum ama bu sefer Eylül'de dönecek bir evim yok. Kürkçü dükkanına dönecek olduğunu bilirsen istediğin kadar özgürlüğünü yaşarsın. Kürkçü dükkanını patlattılar ise kafası kesilmiş bir tavuk gibi kalırsın işte.

Haziran 2011

by 00:56:00
Haziran 2007'nin bir gün geleceği gerçeği bana her zaman ilginç gelmişken Haziran 2011 geldi çattı. Garip bir hüzün çöküyor üstüme bu gerçek aklıma geldikçe. 4 senede o kadar çok şey değişti ki hayatımda. Öz olarak aynı kalsam da çok güzel şeyler gördüm, çok güzel şeyler yaşadım, çok güzel şeyler yedim içtim ve şimdiki halime ulaştım. Lakin ki şimdi de gelecek belirsiz. Gelmesi beklenen de bir gün yok şu an için hayatımın önünde. Garip bir duyguymuş. Kanatlarını açması gereken bir kuş gibiyim. Yarın bari kütüphaneye gideyim, sonra da amaçsızca dolaşayım azıcık okulda. Her taşında ayrı bir anı canlansın gözümde. Sonra da "yuvarlanıp gidiyoruz" moduma geri döneyim.
Blogger tarafından desteklenmektedir.