Prenses ve QCP

by 20:06:00
Ve İsveç prensesi Madeleine de, diğer ünlülere özenip resmi bir Facebook sayfası açmaya karar verdi. Halka yakın olmayı seven Prenses, gidip en sevdiği sanatçı olan Lady Gaga'nın fan sayfasına üye olmaya karar verdi. Kilometrelerce ötede, Ankara'da oturan QuArisma Cocuq Poyraz da aynı sayfaya üyeydi. Madeleine ve QCP'nin yolları burada kesişmişti.

QCP, Lady Gaga hayranları kızları ararken, duvara "Greetings from Sweden" yazan Prenses'in yorumunu beğenip arkadaş olarak ekledi. Prenses'in hedefi zaten dünyadan bir çok kişiyi arkadaş olarak eklemek, haberlerini ulaştırmaktı, bu yüzden arkadaşlık teklifini kabul etti.

Ne İngilizcesi vardı QCP'nin, ne de İsveç'in haritadaki yerini biliyordu kendisi. İlk bulduğu sevimli kedi fotoğrafına arkadaşları Ezgi BiebErr, Cıhıldran Yuko ve diğerlerini tag'ledi. Prenses'in çok hoşuna gitmişti resim ve "So cute :)" yazdı. QCP, bir kızdan yorum almaya pek alışık değildi ve tek bildiği İngilizce kelimeyle Prenses'e cevap verdi: "Sex?"

Sonuçta geç olmadan Prenses, Facebook'un bir hata olduğunu anlamıştı. QCP ise cevapsızlığa alışmıştı. Prenses'in yorumu ise onu günlerce idare ederdi.

Kanal D ve yayıncılık anlayışı

by 19:58:00
Kızdım, hem de çok kızdım.

Kanal D süper bir habercilik yaptığını zannedip, oğlu bugün (ya da dün) kaybolan bir annenin evine gitti, canlı bağlandı. Spikerin kulağına "çocuk sesi duyuldu" dendi. Spiker hanım da, düşünüp taşınmadan, geri zekalılık örneği göstererek "çocuk cesedi bulundu" anladığı sözü anneye iletti.

Şans eseri tam da zap yaparken, son cümleyi duyup çığlık çığlığa bağıran kadına denk geldim. İnanılmaz bir an. Spiker ne yapacağını bilmeden boş boş bakıyor ve düzeltmeye çalışıyor, anne yerlerde, kameraman çeksem mi çekmesem mi kararsızlığında, akrabalar kamerayı engellemeye çalışıyor.

Bir dakika falan sonra yayını sonlandırmak akıllarına geldi.

Ey geri zekalı kanal, ey aptal yayıncılık;

Spikerin dangalaklığı zaten aşikar da, bir kadının acısını daha da deşmek amaçlı canlı yayına bağlayan haber ekibine lanet olsun. Sen ki, Mehmet Ali Birand ve Deniz Akman gibi iki Türkçe özürlüsünü sunucu yapmış kanalsın, daha da rezil etmene gerek yoktu kendini.

Haftanın başı

by 22:54:00
Sevgili Blog,
Canım sıkılmışken şu ders işlerinden bir sana uğrayayım dedim. Kafamın içinde binlerce saçma şey oradan oraya atlıyor. Geçen gün Yellow Submarine'i izledim. Ringo Starr'ın evinde binlerce kapı var ya, çeşit çeşit hayal üstü varlıklar oradan oraya hareket ediyor, onun gibi. Kolaya kaçıp, bütün suçu staja atayım. Okulla beraber götüreyim derken, halen okula adapte olamadım. Şimdi bile erteleyip yapamadığım şeyler var. Tatili herkesten bir adım önde bekliyorum anlayacağın.

Yine lise arkadaşlarıyla buluştum. Tadı bambaşka bir şey. Bir senedir görmediğin adamın yanında hiçbir uzaklık hissetmiyorsun. Düşündüm ne diye betimlesem diye çuval geldi aklıma. Boş çuval olarak geldiğim lise yatılıya 5 senede ağzına kadar kum doldurmuşum. Şimdi burada Başar'ın en komik şeyi anlatırken bile ciddiyetini ya da Batur'un gülüşünü anlatmaya kalksam, ilan-ı aşk gibi gözükür, rezil olurum.

Uzun süre sporu aksatmanın getirdiği, çok büyük bir uyuşukluk var ve en kısa zamanda atmak istiyorum ama bayramdan sonraya kadar atabilecek gibi gözükmüyorum. Canım o kadar kahve çekiyor ki. Dün ilk adam gibi Türk kahvemi yapabildim. Mertcan da afiyetle içti - ki bu şaşırtıcı bir olay. Belki de beni kırmamak için bir şey dememiştir. Bilemem.

Bilmiyorum ya, yarın şimdi staja gitmeden yaşayacağım ilk pazartesi. Bu sefer de boşluk hissediyorum. Yine tamamen uyuşukluğa verip, erken kuracağım saati yarım saat yarım saat ata ata derse ucu ucuna yetişecek şekilde kalkacak gibiyim.

Bayramdan sonra hayatımı düzene sokacağıma and içerim,
İyi dersler arkadaşlar
(Sağol)
Blogger tarafından desteklenmektedir.