Üç yıldız ya da 1959 öncesi şampiyonluklar bizi halen neden alakadar ediyor?

*** Dikkat dikkat... bu blog yazısı yüksek derecede futbol tarihçesi içermektedir. ***

Beşiktaş'ım Türkiye'de iyi başladığı, Avrupa'da da yüzümüzü güldürdüğü bir sezonun sonunda biraz bocalasa da işini son haftaya bırakmadan bir kez daha şampiyon oldu. Ancak bu şampiyonluk Beşiktaş'a üçüncü bir yıldız kazandırdığı için bitmeyen tartışma tekrar alevlendi: Beşiktaş gerçekten üçüncü yıldızı mı kazandı?

Gerçi yıldızda keramet olsaydı gökte sonsuz tane olmazlardı

Süper Lig nedir?

Süper Lig, Türkiye'de futbol oynayan (neredeyse) bütün takımların teoride katılabileceği ve kazananının UEFA tarafından ülke şampiyonu olarak tanındığı bir turnuva. Ben küçükken bu turnuvaya "1. Lig" denirdi. Ancak daha sonra ligin değerini arttırmak amaçlı 2001-02 sezonu öncesi iki önemli değişiklik yapıldı. Bunlardan ilk ligin "Süper Lig" adını almasydı.

Bu lig 1959'dan beri kesintisiz oynanıyor. Takım sayısı değişse de formatı birkaç istisna dışında her zaman aynı. Bu istisnalardan biri şike skandalı sonrası 2011-12'de oynanan play-off'lu sezon. Ligi normal sezonda birinci bitirenin sezon sonunda şampiyon olmama ihtimali olan bu formatta şükürler olsun ki ligi de "Süper Final"i de Galatasaray kazandı ki yıllarca sürecek başka bir polemik başlamamış oldu. 1962-63 sezonu ise "kırmızı" ve "beyaz" adlı iki grup ile başladı. Daha sonra gruplarda ilk altıya giren takımlar, sıfırdan bir lig oynadı. Yani "Süper Final" örneğindeki gibi final grubuna eski gruplardan puan taşınmadı. Bu turnuvada da hem kırmızı grubu, hem de Galatasaray'ın kazanması ile bir başka polemiktan daha kurtulmuş olduk. 1959 tarihli ilk sezonda da benzer bir format uygulandı. Ancak bu sefer "kırmızı" ve "beyaz" grubun şampiyonları iki maçlık bir play-off oynadılar.

1959 sezonuna bir parantez açmak lazım. Çift devre oynanmasına rağmen bütün maçlar tek bir yıla sıkıştırılmıştı çünkü 1958-1959 sezonunda bölgesel ligler (İstanbul, Ankara, İzmir vs.) halen oynanmaya devam ediyordu. Ancak TFF, diğer ülkelerde olduğu gibi Avrupa'ya şampiyon gönderecek bir lig yaratmaya karar verince o dönemki adıyla "Milli Lig"i kurmuştu. Bölgesel ligler Şubat 1959'da bitince buradaki en iyi takımlar yeni kurulan Milli Lig'e alındı ve ilk şampiyon Galatasaray'ı ikinci maçta 4-0 yenen Fenerbahçe oldu.

Formatta ufak değişiklikler olsa da 1959-2017 arasında şampiyonların kim olduğu konusunda herkes mutabık (ancak konuyu uzatmak isteyenler 2010-11 sezonunun şampiyonunun kim olduğu konusunda bir muhabbet açabilirler). Resmi rakamlar şöyle:

Galatasaray: 20, Fenerbahçe: 19, Beşiktaş: 13, Trabzonspor: 6, Bursaspor: 1

İlk şampiyon Fenerbahçe

Federasyon Kupası ve 3 yıldız

Ama Beşiktaş'ın 15 şampiyonluğu ve 3 yıldızı var?

2001-02 yılındaki bir başka değişlik de yıldız sisteminin gelmiş olmasıydı. TFF, her takımına beş şampiyonluk için bir yıldız vermeye karar verdi (5 rakamında mutabık kalmalarının nedeni ise Trabzonspor'a da yıldız vermekti). Lakin, Beşiktaş da 9 şampiyonluk ile 2. yıldızın kıyısında kalmıştı. Bu nedenle Beşiktaş, - yanlış hatırlamıyorsam ilk kez 1998 civarında Cenk Koray tarafından seslendirilen - iki Federasyon Kupası şampiyonluklarını da yıldız kriterine eklemek istedi.

Peki iki şampiyonluğu nereden geliyor ve neden lig şampiyonluğuna ekleniyor? Tüm hikaye 1955 yılında başladı. O sene UEFA, Avrupa liglerinin şampiyonlarının mücadele ettiği bir turnuva düzenlemeye karar verdi. UEFA kuraları çekip her şeyi hazırladıktan sonra bu fikri ciddiye almaya karar veren TFF, Türkiye'nin bu turnuvada temsil edilmesini istedi. Ancak Türkiye'de bütün bölgelerin yer aldığı ulusal bir lig yoktu. Yani ortada bir Türkiye şampiyonu yoktu. Bu nedenle TFF, bölgesel liglerin en prestijlisi olan İstanbul Ligi'nin o sezonki şampiyonu Galatasaray'a Avrupa'ya gitme teklifi yaptı. Galatasaray da bunu kabul etti ancak takım UEFA engeline takıldı çünkü UEFA doğal olarak bu geç gelen isteği kabul etmemişti.

TFF, bir sonraki sene bölgesel profesyonel ligler sistemine devam etti ve 1955-56 İstanbul Ligi'ni Galatasaray kazandı. Geçen sene olanların tekrarlanmaması için Galatasaray, Avrupa'da oynama isteğini hemen TFF'ye bildirdi. UEFA da Türkiye'den gelen bu isteği kabul etti. Böylece Galatasaray, Avrupa'da ilk kez mücadele eden Türk takımı oldu. Buna diğer bölge ligleri nasıl tepki verdi bilmiyorum. Sonuçta Göztepe, Altay, Gençlerbirliği gibi takımlar da o dönemde nispeten güçlü takımlar kurmuşlardı.

Bak, Türkiye yazıyor
Bir sonraki sezon TFF, gerçek anlamda bir Türkiye birincisi çıkarmaya karar verdi ve Federasyon Kupası'nı başlattı. Üç bölgede oynanan ön elemelerden çıkan 6 takım ile bir lig oluşturuldu ve Beşiktaş bu turnuvanın sonucunda kupayı kazanan takım oldu. Ancak 1954-55 sezonunda olanlar bir kez daha tekrarlandı ve TFF, UEFA'ya bir şampiyon adı göndermeyi unuttu. UEFA kuraları çektikten sonra ise apar topar Beşiktaş'ın adı gönderildi ama artık her şey için çok geçti. İşin ilginci Fenerbahçe, "geçen sene İstanbul şampiyonu Galatasaray'ı gönderdiniz, bu sene neden İstanbul şampiyonu olan Fenerbahçe'yi değil de Federasyon Kupası şampiyonunu gönderiyorsunuz?" diye kendi çapında bir tutarlı bir soru sormuştu, ancak TFF bu hakkı Beşiktaş'tan yana kullandı.

Bir sonraki sene Federasyon Kupası tekrarlandı ve bir sonraki yıl ilk kez düzenlenecek Süper Lig'in ilk sezonu ile benzer formatta uygulandı. Kırmızı grup lideri Beşiktaş, beyaz grup lideri Galatasaray'ı iki maçta da yenerek şampiyon oldu. Bu sefer TFF, Beşiktaş'ın adını zamanında bildirdi ve Beşiktaş, Galatasaray'dan sonra Avrupa'ya çıkan ikinci takım oldu.

Federasyon Kupası düzenlenirken bu kupanın sahibi hiçbir zaman Türkiye şampiyonu olarak adlandırılmasa da o dönem başka bir Türkiye çapında turnuva olmaması, formatının ligin ilk sezonuna benzemesi ve şampiyonunun Türkiye'yi temsilen UEFA'ya gitmesi nedeniyle, Beşiktaşlıların gözünde bu turnuva Süper Lig ile aynı statüde. TFF ise bu turnuvaya farklı davranıyor ve yıldız kategorisine alsa da şampiyonluk sayısına eklemiyor. Böylece Beşiktaş'ın 13 lig şampiyonluğu olmasına rağmen toplamda 15 Türkiye şampiyonluğu oluyor ve üç yıldız alıyor.

Galatasaray: 20, Fenerbahçe: 19, Beşiktaş: 15, Trabzonspor: 6, Bursaspor: 1

Milli Lig

Tabii Fenerbahçeli arkadaşlarımız durur mu? Onlar da 1937-1950 arasında düzenlenen Milli Lig'i konuya dahil ederek, bu şampiyonlukların da sayılması gerektiğini söylüyorlar ki kendileri bu turnuvayı en çok kazanan takım. Kısmen de haklılar. Öncelikle bu turnuva Türkiye'de lig olarak oynanmış ilk büyük turnuva. Bölgesel liglerini üst sırada bitiren takımlar bu ligde Türkiye şampiyonu olmak için mücadele ediyorlar. Eğer o dönemler UEFA Şampiyon Kulüpler Kupası gibi bir organizasyon olsaydı, bu ligin şampiyonunun Türkiye'yi temsil etmesi en mantıklı seçenecek olacaktı. Beşiktaş'ın Fenerbahçe'ye göre şansı aslında bu. Beşiktaş, yıldız başvurusu yaparken UEFA'dan 1957 ve 1958'de Türkiye şampiyonu olduklarını gösteren bir belge alabilmişken, Fenerbahçe'nin böyle bir belge alma şansı yok.

Ancak Milli Lig sayılmasın diyenlerin de güçlü argümanları var. Birincisi 1950'den önce Türkiye'de futbol profesyonel değildi. Milli Lig'in sonlandırılmasının da sebebi 1950 yılından itibaren bölgesel profesyonel liglerin başlaması oldu. Gerçekten de Milli Lig tarihne bakıldığında, turnuva oynanırken turnuvadan çekilen takımlar, sıkça değişen puanlama sistemleri, olimpiyata denk geldiği için oynanmayan sezonlar gibi, profesyonel futbolda alışık olmadığımız durumlar söz konusu. Milli Lig'in şampiyonluk sayılmaması için bir diğer neden de aynı dönemde başka bir Türkiye şampiyonluğu turnuvasının bulunması.

Türkiye Futbol Şampiyonası

Bu turnuva Milli Lig'den bile önce başlamış ve Türkiye birincisini belirlemek için düzenlenmiş bir organizasyon. Formatının nasıl olduğu hakkında pek fazla bir bilgi yok. İşin garibi Milli Lig ve Türkiye Futbol Şampiyonası zaman zaman birbiri ile çakışıyor. Mesela 1940'da Milli Lig şampiyonu Fenerbahçe, Türkiye Futbol Şampiyonası'nda Eskişehir Demirspor'un ardından ikinci. Peki bu takımların hangisi gerçekten Türkiye şampiyonu? Bu turnuvaya katılım kriterleri ile ilgili de soru işaretleri var. Mesela 1946'da Milli Lig şampiyonu Fenerbahçe, Türkiye Şampiyonası'na katılmamış. Onun yerine İstanbul şampiyonu Beşiktaş, turnuvaya dahil olup ikinci olmuş.

...mu acaba?

Bu problemi nasıl çözmeli?

Çözüm 1: 1959 öncesi tamamen unutulacak. Beşiktaş, 13 şampiyonluk ile iki yıldızda kalacak. 
  • Neden mantıklı? Tartışmaya açık olmayan resmi bir başlangıç noktası var, geçmişe bir sünger çekiliyor, tartışmalar bitiyor.
  • Neden mantıksız? Beşiktaş, UEFA'dan aldığı bir belge ile "Türkiye şampiyonu" olduğunu kanıtladı. Neden bu hakkından feragat etsin?
Çözüm 2: Status quo devam. Beşiktaş'ın 13+2 şampiyonluğu olacak.
  • Neden mantıklı? Federasyon Kupası, kendine has durumundan ötürü farklı bir kategoride tutulsa da şampiyonunun Türkiye şampiyonu olduğu da gerçek. Yıldız kriterine dahil edilebilir.
  • Neden mantıksız? Kağıt üstünde +2 gerçekten de garip duruyor. Ayrıca Türkiye'deki her yıldız sayısı değişiminde bu tartışma yeniden hortlayacak.
Çözüm 3: Lig 1957'den itibaren başlayacak. Beşiktaş'ın 15 şampiyonluğu olacak.
  • Neden mantıklı? +2 garabeti kalacak. Lig sayısı ve şampiyonluk sayısı eşitlenecek
  • Neden mantıksız? Federasyon Kupası'nın son aşaması lig usulü olsa da sonuçta bu bir kupa. Küme düşen yok, alt ligden gelen yok. Süper Lig ile aynı kefeye koymak tartışma yaratabilir.
Çözüm 4: Lig 1930'dan itibaren başlayacak. Beşiktaş'ın 18, Fenerbahçe'nin 25, Galatasaray'ın 21 şampiyonluğu olacak.
  • Neden mantıklı? Lefterlerin, Baba Hakkıların kazandığı Türkiye şampiyonlukları da dikkate alınacak.
  • Neden mantıksız? Futbolun amatör yılları da dikkate alınmış olacak. Ayrıca Türkiye Futbol Şampiyonası ile çakışan yıllar sorun yaratacak. Fenerbahçe'nin Galatasaray'ı geçmesi nedeniyle de iki kulüp arasında tartışmalar ayyuka çıkacak.
Çözüm 5: Lig 1924'ten itibaren başlayacak. Beşiktaş'ın 20, Fenerbahçe'nin 28, Galatasaray'ın 21 şampiyonluğu olacak.
  • Neden mantıklı? Türkiye'de düzenlenen bütün Türkiye şampiyonaları dikkate alınmış olacak.
  • Neden mantıksız? Futbolun amatör yılları halen sayılıyor olacak. Bazı yıllar için iki tane Türkiye şampiyonundan bahsedilecek. Tarihde 10'dan fazla Türkyie şampiyonu olacak.

Peki bence ne olmalı?

Öncelikle son üç çözümü reddediyorum. 1950 öncesi amatör dönemi yıldız sayısına dahil etmenin mantığı, hele bazı yıllar çifte şampiyonluklar varken, yok. Federasyon Kupası'nı da lige dahil etmek doğru olmaz çünkü kendine has bir formatı var.

Açıkcası bir Beşiktaşlı olarak, Beşiktaş'ın iki ya da üç yıldızı olması ne benim Beşiktaş'a aşkımı azaltır, ne de Beşiktaş'ın büyüklüğünü küçültür. Bu nedenle ben aslında Çözüm 1'den yanayım. Hatta ve hatta yıldız muhabbetinin 10 yılda bire inmesinde yarar görüyorum. Böylece zırt pırt yıldız muhabbeti açılıp, tartışma başlamaz. Hem bundan 50 yıl sonra yıldızlardan formaların gözükmediği tasarımlara şahit olmak da hoş olmayacaktır.

Bir yandan da Çözüm 2'nin aslında çok da kötü bir çözüm olmadığını da düşünüyorum. Bir şampiyon nasıl tanımlandırılır?

1- Türkiye çapında (profesyonel) bir turnuva kazanılacak
2- Bu turnuva Türkiye'deki tek ya da en düzey turnuva olacak
3- Turnuva lig formatında olacak
4- Yabancı futbol organizasyonları (UEFA, FIFA) şampiyonu tanıyacak.

Beşiktaş'ın da bu iki şampiyonluğu 1.,2. ve 4. kriterlere tamamen uyuyor. 3. kritere ise kısmen uyuyor. Yani Federasyon Kupası bir lig değil ama kazananı Türkiye şampiyonu.

Ben bu notları tarihe düşeyim de, bu konu hakkında bilgi toplamak isteyenler için bir kaynak olsun. İnsanlar okuyup, beyin jimnastiği yapsın yeter.

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.