Yazın kazandığım iki özellik

İnsanlar, zaman geçtikçe yeni özellikler kazanıyor. En azından benim için öyle. Yeni modam, alakasız insanlara benimle ilgili alakasız bilgiler vermek.

Millete kendim hakkında çok şey söylemeyi sevmiyorum. Sıkılıyorum öncelikle. Mesela hırsızlık olayını bir tek blog'a yazmıştım. Lakin ki geçen gün, daha ilk kez tanıştığım bir arkadaşımın staj arkadaşına hırsızın evden neler götürdüğünü anlattığımı farkettim. Bunu yazın, HTR hocama okuldan sonra uluslararası ilişkiler konulu yüksek lisans yapmak istediğimi anlatırken de farketmiştim. Büyük ihtimal, yazın evde tek başıma yaşamak sonucu gerçekleşen bir durum bu. Hele karşımdaki berber ya da herhangi bir esnaf olunca muhabbet daha da artıyor.

Ayrıca bazen Türkçe'yi çok kötü kullandığımı da bu yaz farkettim. Stajda günlük yorum yazarken, özellikle bayram öncesi 2,5 günde yazdığım raporlarda, kullandığım Türkçe rezalet. Çalışanlardan birinin "Türkçemiz kötü galiba" demesi üzmüştü beni. Ama sonra bir baktım, çok kötüydü be.

Bu da yazdığım şeyler faiz oranları, ekonomik göstergeler, dolar/tl gibi konular olduğu için olsa gerek. Cümleler düşük, imla hataları bol bol. Neyse ki dahi anlamına gelen de'yi halen düzgün kullanmaktayım. Elimde bir o kalmış gibi gözüküyor.

Şu an ise televizyonda protokol önünde tavşan giymiş ve hayatımda duyduğum en kötü çocuk şarkılarından biriyle kuyruklarını onlara doğru sallayan çocuklar var. Off, off

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.