Gençlik yılları, müzik ve anılar

Yaptığım şeylerden biri, en abuk kağıt parçasına ya da başka bir objeye gereksiz bir bağ kurmam. Uzun süre evimde saçma sapan,başkalarının çöp diye nitelendirdiği şeyler bulundu. Ancak anılarımı böyle koruyorum ben. Aynı bağ müzisyenlerle da aramda bulunmakta. Bu yüzden benimle bazı konserlere gitmek sabır işi.

Mesela bulunduğum Marilyn Manson konserinde az daha ağlayacaktım ben. Etrafta o kadar acayip tip kendinden geçmiş gibi zıplarken ben "yok yok gözüme bişi kaçtı" modundaydım. Şöyle özetleyeyim, hayatım-müzik=sıfıra yakın bir değer. Müzik dinlemek, müzik hakkında okumak, konser DVDsi izlemek, canlı izlemek ve tabii ki gitar çalmak. Marilyn Manson da benim bu hayatımı yaratan isimlerden biri. Her ne kadar son dönem çalışmalarını oldukça vasat bulsam da hala eski şarkılarının bazıları içimi kıpırdatır.

Evet, konserinde az kalsın ağlayacağım adam bu
Gerçi genel olarak gençlikte bağ kurulan müzisyenlerle insanın arasında öyle bir bağ kuruluyor tabii ki. Mesela Dream Theater için de öyle düşünüyorum. Dinlediğim dönemdeki her işleri bir "masterpiece" gelirken, son albümleri oldukça vasat geliyor. Aslında öncekiler de vasat olup, ancak gençliğini onlarla geçirip, anılar biriktirdiğin öyle hissediyor olabilirsin. Şu an kendi önermemi çürütecek bir örnek getiremedim aklıma.

Bu nedenle Marilyn Manson, sahnede "Coma White"ı söylerken, millet kendi içindeki mutsuzluğu, nefreti haykırıp kendisine eşlik ederken, benim yüzümde aptal bir gülümseme yerleşmişti. Hemen aklıma Blue Jean dergisinin verdiği Marilyn Manson video klip CD'si gelmişti. (yıl 2000) O zaman vurulduğum adamı, daha sonra daha da iyi anladım, tuttu elimden beni büyüttü ve yıl 2009 olup canlı gördüğümde de gözümün önüne o ergen çocuk geldi.

Dünkü Bon Jovi konserinde de aynı hisleri hissettim. Crossroads CD'nin korsan bir basımını alıp tüm hitleri ezberleyip, Crush albümü ile Bon Jovi'ye hayran bir genç olmuştum. Ancak 2003'te çıkardıkları Bounce oldukça tırt bir single'la çıkınca (valla ben büyüdüm ve değiştim diye değil, adamların satışlarına ve o albümden kaç şarkı çalıp çalmadığına bakın) ben ve Bon Jovi'nin yolları erken ayrılmıştı.

Dünkü konser öncesi, setlist taraması yaparken, biraz kıyıda köşede kalmış bir Bon Jovi şarkısının çıkıp çıkmayacağı konusunda emin olamamıştım. Ancak "Someday I'll Be Saturday Night"ın girişiyle beraber yine gözlerim doldu ve bağıra çağıra şarkıya eşlik ettim. Hani bir yönetmen olsam, kendi çocukluğuma sarılıp zıplama sahnesi çekerdim.

Burada 2000 yılındaki ben'e sesleniyorum; Merak etme, her şey az çok istediğin gibi gidiyor buralarda. Saçımı Kurt Cobain'e özenip kırmızı yapamasam da bir kostüm balosunda mor tonlara boyadım. Ancak uzun saç maalesef tahmin ettiğin gibi kalamıyor kafada, çok dökülüyor çünkü. Değil İstanbul'u, başka başka ülkeler fethettin. Aklın kalmasın lütfen, çünkü her hareketimde senin hayallerini gerçekleştirmeye çalışıyorum. Hiçbir zaman aklımdan çıkmıyorsun.

Sevgilerimle

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.