hayat
Uykuya övgü
Çalar saat, yağar yağmur, soğuk hava, sokak çamur
Yatakta ben yorgan altı, kalkmak çok zor, uyku tatlı
-o-
En tehlikeli bağımlılığımın uyku olduğunu artık kabulleniyorum. Eskiden böyle olmadığına yemin edebilirim. Lise zamanında istediğim kadar geç yatarsam yatayım, sabah 7 oldu mu kalkıyordum. Gerçi okulun bitmesini dört gözle bekleyip okul sonrası uykusu çok tatlı geliyordu. Özellikle cuma yarım gün okul sonrası uykunun o lezzeti ağzımdan hiç gitmez.
Erasmus'ta ise öğle uykularının hastasıydım. Sabah derslerim olduğunda kalkar gider, öğlen eve geldiğim gibi kendimi yatağa atardım. Öğle uykusunun püf noktası kıyafetlerle yatmaktır. Üzerime rahat bir şeyler alma derdi olmadan, kütük gibi yığılıp kalmak.
Ancak üniversite yıllarında - özellikle eve çıktıktan sonra - artık bu işin boku çıktı. İnsana sekiz saat uyku yeter derler. Bana yetmiyor. Bir ara "çok uyuyorum, sersemliyorum" düşüncesi vardı. 7 saate indirdiğim uyku önce psikolojik olarak iyi gelse de sonra yine uykusuz kalmaya başladım. Yazın, yaz okulu zamanı bir kere fantazi deneyip 11 saat uyumaya kalksam da yine başarısızlıkla sonuçlanmıştı çünkü sabah dersinde yine esnemiştim.
Galiba vücudum saat 9'dan önce psikolojik olarak kalkmaya hazır değil. Ne olacak bilmiyorum. Bu sorun nedeniyle normal mesai saatleri dışında bir işte çalışmam gerektiğini düşünüyorum. (Barmenlik? Gece bekçiliği?) Belki de master'a başvurmak için bu kadar istekli olmam da saat 9'da işte olmam gereken bir mesleğe sahip olmama isteğimdendir. Bu kadar etkili yani.
-o-
Herkes güzel bir kız ister, ben deliksiz uyku
Bu ne kadar mukaddes, bu ne güzel bir duygu
Saatlerce uyusam, sonra bir an uyansam
Şimdi ne yapsam deyip, yine uyuya kalsam
Yorganına ört beni, altıma koy bir yastık
Derslere gelince, çok fenayız, yan bastık
Dersimi çalışmaya elbette alışırım
Şimdi az uyuyayım, daha sonra çalışırım
Öttü saatin zili, kur beş dakka sonraya
Anne ben uyuyorum, sonra gelsem sofraya
Millete bir baksana, hep aktif, atakta
Ben ise saatlerdir, yumuşacık yatakta
Yorum yap