siyaset
1 Kasım'ı anlamak
Dün akşam seçim sonuçlarını sosyal medya ve televiyzondan takip ederken, bende de AKP'nin %49 alabilmesinin şaşkınlığı vardı. Daha sonra iki derin nefes alarak, sonuçları bir kez daha düşündüğüm zaman böyle bir şey olma olasılığının o kadar da düşük olmadığının farkına vardım. MHP'nin erimesi bile AKP'deki bu artışı büyük ölçüde açıklayabiliyordu. Buna rağmen sosyal medyada sonuçların doğru olmadığını, ana akım medyaya nasıl inanabildiğimizi sorgulayan, doğru olmayan ekran görüntüleri paylaşan arkadaşları gördüm. Bunlar (maalesef) nafile çabalardı ve bazı gerçekleri kabullenmek zorundaydık.
Biliyoruz ki geçen Haziran ayında, 4 milyon yeni seçmene rağmen AKP ülkenin her ilinde oy sayısını düşürmşstü. Bunun bir çok nedeni vardı tabii ki (Cemaat kavgası, Gezi protestoları, Kürt sorunu, yolsuzluklar). Bugün ise şunu görüyoruz, ülke bir kaç önemli oynama dışında 2011'deki haline geri döndü.
MHP, Haziran 2015'teki kazanımlarını elinde tutamamış gibi gözüküyor ve sanki 4 yıl içinde parti hiçbir şey yaşanmamış gibi 2011 sayılarına döndü. Seçmen sayısının artışıyla birlikte bu da MHP'nin aldiği oy oranının düşmesi demekti.
HDP, geçen seçimde yaptığı sıçramadan sonra bir adım geri atti. Yine de %10 barajını geçip, MHP'den fazla milletvekili almayi başardı.
CHP ise Kılıçdaroğlu'nun başa gelmesinden bu yana gösterdiği performansı sürdürdü ancak büyük bir sıçrama da yapamadı.
Küçük partilere bakıldığı zaman ise barajın yaşattığı sıkıntılar ve Haziran-Kasım arasındaki fırtınalı süreç nedeniyle bu partilerin toplam oyunun %2.6'ya düştüğünü görüyoruz.
Bir garip aşk: AKP-MHP
MHP, hiçbir zaman Haziran 2015'teki kazanımlarının farkına varamadı. Parti, o seçimde artan seçmen sayısına orantısız olarak, fazlasıyla oy almıştı. 4 milyon artan seçmeni kabaca 4 büyük partiye paylaştırdığımızda MHP, yaklaşık 500,000 yeni seçmen kazanıyordu ama gerçekte bu sayı 2 milyondu. Yani MHP, 1.5 milyon farklı partiliyi ikna etmeyi başarmıştı. Peki, sonra ne oldu?
MHP için olabilecek en iyi senaryo, CHP ile koalisyon kurmaktı ancak bunun için çoğunluk oluşmamıştı. HDP'nin içeriden ya da dışarıdan dahil olabileceği her türlü senaryoya da kapılarını kapattılar. MHP'nin HDP ile koalisyon ortaği olması yeni MHP'liler için ne kadar sorun olurdu bilmiyorum ama eski MHP'lilerin buna kesinlikle karşı çıkacağı kesindi. Öte yandan HDP'nin dışarıdan desteği tabana açıklanabilecek bir şeydi (sonuçta MHP ve HDP, daha önce yıllarca aynı mecliste aynı soru önergelerinin altına imza atmıştı, kısa süre boyunca RTÜK'te de ortak karar verebilmişlerdi) ve de ülkede ters giden bir takım şeylerin kısa vadede düzeltilmesi icin büyük bir firsattı. Bu gerçekleşemedi ve MHP biraz da artan oylarin sarhoşluğunda HDP'ye kapıları tamamen kapattı. Meclis başkanlığının da kaptırılmasıyla Haziran seçim sonuçları çöpe gitmiş oldu.
Peki, AKP-MHP ortaklığı olamaz mıydı? Çok da güzel olurdu. AKP seçmeni MHP ile koalisyona çok da karsi çıkmıyordu. MHP seçmeninin bir kısmının cumhurbaşkanlığı seçiminde İhsanoglu'na oy vermek yerine oy vermemek ve hatta Erdoğan'a oy vermek seçeneklerine yöneldiğini düşünürsek seçmen bazında büyük bir sorun yoktu diyebiliriz. 7 Haziran akşamı benim de beklentim bu şekil bir koalisyon olsa da o gece Bahceli yapabileceği en saçma şeyi yapti ve 7 Haziran'da "erken secim" dedi. Daha sonra "ya bizim 4 ilkemiz vardı, onlara uysalar yapardık" diye çevirmeye çalıssa da bu hatayı kimsenin gözünde düzeltemedi. Eğer MHP koalisyon için çaba göstermiş olsaydı ve birkaç oturumda bu 4 ilkeyi AKP'ye kabul ettirmeye çalıssaydı, ya koalisyon kurulurdu ya da MHP "bay hayir"cı imajından kurtulup seçime daha bile güçlü girerdi. Şimdi ise Tuğrul Türkeş'i, Meral Akşener'i ve Sinan Oğan'ı kaybederek erime sürecine girdi. Dün akşam da sadece AKP'den emanet aldığı oyları değil, gerçek MHP'li seçmenin de bir kısmını kaybederek milletvekili sayısı bakımından "terörist" dedikleri HDP'nin bile arkasına düştüler. Kısacası AKP'nin arttırdığı 4.8 milyonluk seçmenin 2 milyonu MHP'ye yakın seçmenlerden geliyor.
Eğer bir gün "beşinci bir parti" gelirse MHP bitecektir, bundan bir şüphe yok. Ama sağ bir alternatif olmadığı sürece MHP bu seviyelerde var olmaya devam eder. Daha iyi politika yapacak isimler bir şekilde MHP'nin başına gecçbilirse Haziran 2015 seviyesine tekrar çıkmalari da mucize olmayacaktır.
Bir Saadet Partisi vardi, ne oldu ona?
Gecen secimde, AKP'ye bir alternatif olma amaciyla en etkili iki kücük sag parti Saadet Partisi ve Büyük Birlik Partisi bir ittifak olusturmustu. Bu ortaklik medyada cok ses getirmese bile AKP'deki bir cok problemden rahatsiz olan secmenin bir kismina hitap etmisti. Bunlarin da en büyük kisminin Cemaat mensuplari oldugunu saniyorum cünkü BBP, Yazicioglu'nun ölümünden sonra ikiye bölünmüs, Yalcin Topcu önderligindeki kanat AKP'ye gecerken, digerleri cemaate yakin durup cumhurbaskanligi secimlerinde de Ihsanoglu'nu desteklemisti.
2011'de toplam 866,705 olan SP + BBP oyu, BBP'de yasanan ayriliklara ragmen Haziran ayinda 1 milyonu zorlamisti. Ancak bu ittifak bilmedigim nedenlerden dolayi bu secimlerde tekrarlanamadi. Bunu gören AKP, SP ile ittifak kurmaya niyetlendiyse de bu basarili olamadi. MHP de (her zamanki gibi) SP ve BBP ile kurulacak iliskilere kapiyi kapatinca SP ve BBP oylari bir manada halka acilmis oldu. Bugün baktigimizde SP ve BBP, 589,000 oy alabildi. Bu da demek ki 360,000 oy AKP'ye kaymis. %10 baraji gibi bir sacmaligin yaninda, secim öncesi yasatilan kaos nedeniyle tabanlari zaten AKP'ye yakin olan bu partilerin AKP'ye oy kaybetmesi sürpriz degil ama AKP'deki bu artisi tek basina aciklayamiyor tabii ki.
Son olarak 2011'de bu bahsettigimiz iki parti kadar oy almis bir baska organizasyonu unutmamak lazim: HAS Parti. AKP'nin yolsuzluklarini ve Saadet'in degisime kapaliligini elestirerek kendi yolunu yavas yavas acmaya baslayan ve 2011'de 330,000 kadar oy almis bu parti Numan Kurtulmus'un 180 derece dönmesi ile kendini feshetmisti. HAS Parti secmeninin bir kisminin Haziran ayinda sandiklara gitmese de bu secimlerde AKP'ye gectigini tahmin etmek zor olmasa gerek. Bu da demektir ki 2011'de SP, BBP ve HAS Parti'ye yönelen secmenden 700,000 kadari da bu secimlerde AKP'ye gecmis. Yine de AKP'nin aciklanmasi gereken 2 milyonluk bir artisi daha var. Simdi de Dogu'ya gidelim de bir bakalim neler olmus.
Bak, Beyaz Toros geliyor!
Dogu'daki bagimsiz aday gösterme durumu nedeniyle rakamsal analiz yapmak cok zor. Yine de deneyelim bakalim.
2015 Haziran'inda HDP muhtesem bir basariya imza atmisti. Bunun ilk sesleri Selahattin Demirtas'in cumhurbaskanligi secimlerinde ülkenin her yerinde HDP'nin normal oyundan fazla almasiyla gelmisti. Daha sonra da genel secimlerde HDP, 3 milyona yakin olan oyunu ikiye katladi. Bu oylarin büyük kismi daha önce baraj korkusu nedeniyle ya da HDP'nin toylugu nedeniyle AKP'ye oy vermis Kürtler'den geldi- Ancak Demirtas, Kürt halkinin gözündeki baraj korkusunu yikinca isler degisti. AKP'nin Suriye politikalarinda Kürtleri rahatsiz eden olgularin da fazla olmasi nedeniyle da AKP, oylarini büyük ölcüde burada kaybetti. AKP'den HDP'ye kayan oylar disinda, yurtdisindan gelen oylarin HDP oylarindaki etkisi de yadsinamayacak kadar önemli cünkü HDP, yurtdisindaki Türkler'in ikinci tercihi konumunda.
Dün aksam ise HDP oylarinin yaklasik 1 milyonunu kaybetti. Burada cesitli nedenlerden bahsedebiliriz. Bunlardan biri tabii ki AKP'nin "bakin 90'lara döneriz ha!" söyleminin yarattigi endise. PKK'nin da artan saldirilarinin sonucu iyice bunalan Kürt vatandasin bikip huzur gesin diye AKP'de dönmüs olmasi kuvvetle muhtemel. AKP'nin basa gelmesiyle yeniden dogabilecek bir Kürt süreci beklentisinin oldugunu saniyorum bu arkadaslar icin. Dua edelim de bu "Beyaz Toros" tehditi ile kazanilan oylar gercekten de basarili bir baris sürecine hizmet eder ve biraz nefes aliriz. Öte yandan ise Suruc ve Ankara gibi bombalamalarin Kürt hareketini destekleyenlerin yüreginde biraktigi o iz nasil temizlenebilir, onu hic bilmiyorum.
Geriye kalanlar
"AKP, 5 ayda nasil 4.5 milyon alir ya?" diyen arkadaslar icin sonuc acik sayilir. 1.5 milyona yakin MHP'den geri dönen oy, 1 milyona yakin HDP'den giden oy, 700,000 civarinda "milli ittifak" oyu, MHP tabanindan AKP'ye kaymalar derken yaklasik 3.5 milyonu buluyoruz zaten. Peki geri kalan 1 milyonu nasil aciklayacagiz? Erken secimde, bir önceki secime göre sandiga gitmeyen sayisi ve gecersiz oy sayisi düsmüs. Bu da demek ki 1 milyona yakin yeni bir oy girisi var sisteme. Bunun yarisinin AKP'ye gitmesi demek 500,000'lik oy artisi demek zaten.
Geriye kalani artisi da eriyip giden kücük sag partiler (basta Demokrat Parti) ve bu secime giremeyerek AKP'ye destek olan Hüda-Par gibi partilerden yasanan kayislarla anlayabiliriz.
Bundan sonra olacaklar
AKP, aldigi oy orani sayesinde düsme riski yasamayacak bir tek parti hükümeti kurmayi basardi. Ancak, anayasa degisikligi yapacaklarsa birileriyle ortaklik yapmak zorundalar. Bu ortakligin CHP ile beraber kurulma olasiligi düsük. Koalisyon kuramayan bu iki partinin anayasa degisikliklerinde anlasma ihtimalini düsük görüyorum. Detaylarda anlassalar da büyük degisikliklerde anlasamazlar. AKP-HDP ortakligi daha olasi gözükse de Demirtas ve Davutoglu'nun bu kadar sert gecen iki secim dönemi sonrasi nasil anlasacaklari soru isareti. Demirtas'in baskanlik sistemine onay verme ihtimali de yok. AKP-MHP ortakligi ise olabilecek en muhtemel durum. Ancak, MHP'nin anayasada isteyecegi degisikliklerin Kürtler'in istekleriyle tamamen zit oldugu düsünülürse büyük sikintilar yasanabilir. Öte yandan MHP'nin AKP ile ortakligi demek MHP'den AKP'ye giden hali hazirda var olan secmen akisinin da hizlanmasi demek. Bu nedenlerden ötürü 2011-2015 arasinda Türkiye ne yasadiysa onlari yasamaya devam edecek gibi duruyor.
Yorum yap