Hırsızlık nedir, ne değildir, capsli ve birinci ağızdan

Üstünden belli bir zaman geçtikten sonra yazayım dediğim, son zamanların benim için en heyecanlı olayını tarihe not düşmek lazım. Bir insanın evine hırsız girmesi nasıl bir şeydir, şimdi bunu anlatacağım.

Öncesi:
Halbuki gece güzel sonlanmıştı. Normalde daha çok korkulması zamanda, saat 3:30 gibi, karanlık ve ıssız yollarda, kolumda laptop'ım rahat rahat yürüyüp eve geldim. Eve gelince laptop çantasını salona, kendimi ise üstümü çıkarıp pijama bile giymeden yatağa atmıştım.

Tam olarak 6 saat sonra ise alarm ile uyanıp, kendimi duşa atıp, superdorm'a doğru yola çıktım. Her şey zaten saat 10'da evden çıkmamla başladı.

Olay esnası:
İşin ironik kısmı, hırsızlar benim eşyaları sırtlayıp götürürken, benim de aynı anda insanlara yardım etmek için koli ve bavul taşıyor olmamdı. Aradaki fark birimizin bunu insanlık namına, ötekisinin ise hayvanlık namına yapıyor olmasıydı. Sonuç olarak saat 1 civarı yorgun, susuz, eve gidip ikinci bir banyo sonrası uyuyup geceye hazırlanmam gerekiyordu.

Olayı farkediş:
Eve girerken, bu işte bir parmağı olabileceğinden şüphelendiğim kapıcı arkadaş da oralar da dolaşıyordu. Tek işinin adı üstünde kapılara bakmak olan bu amcamın rahatlığı onu doğrudan olmasa da dolaylı olarak suçlu pozisyonuna sokuyordu. Ben ise kapının önüne gelmiş anahtarımı kilide sokmuştum.

Anahtarın kilit içinde açılmadan dönmesi ile yüksek sesle "Noluyor lan!" dedim. Daha sonra ise ilk aklıma gelen Ezel'deki Kerpeten Ali oldu ve ben eve birisinin girdiğine üzülmeden önce "Oha lan bu durumda bile Ezel göndermesi yapıyorum" diye düşündüm. Sonra ise kilitler birer birer düştü ve kapı açıldı.

Soyulan ev sahibi ne yapar?
Kısa sürede hırsızlık konusunda büyük bir tecrübe kazanmış oldum. İki tip hırsız varmış: Paracılar - Elektronikçiler. Benimkisi elektronikçi çıkmış. Eşek gibi televizyonu götürmesi büyük bir şaşkınlığa sürükledi beni. Şöyle eve hızlıca baktıktan sonra hızlıca önce kapıcıya sonra da onun yanındaki komşuya gittim.

Hayatımda ilk kez 155'i aradıktan sonra (küçükken PTT'yi arayıp sapıklık yaptığımızdan beri 3 rakamlı numaralarla işim olmamıştı.) komşu beni içeri davet etti. Ben olayları idrak etmeye çalışırken, sevimli komşu ablamın hemşehrilikten girip, eltisinden, görümcesinden bana bahsetmeye başlaması içine düştüğüm durumu komikleştiriyordu.

En hayal kırıklığına uğradığım an olay yeri inceleme ekibinin hareketleri oldu. Ben ki Dexter'ın tüm sezonlarını izlemiş bir olarak, beklentilerimi yukarıda tutuyordum. Ancak iki arkadaşın iki üç beyaz çekmeceye parmak izi için toz serpmeleri sonra da benden su isteyip bir form doldurup gitmeleri bu kadar da olmaz dedirtti. Sonradan baktım ben oraya bal gibi parmak izi var orada. Tabii ki adamlar eldiven giymişlerdir ama ya benim değilse o parmak izi. Bunu görünce "Başımızdakiler böyle olduğu sürece..." moduna girip bir Levent Kırca oldum çıktım.

Post-hırsızlık sendromu
O gece delikanlılık yapıp evde kalırım ben moduna girsem de, saatler ilerledikçe bomboş bir duvara bakıp bakıp arada uyuyup arada uyanıyordum. Tabii aile çevresinden de telefonlar susmuyordu. Odamdaki belli miktardaki dağınıklığı ise toplayasın gelmiyor. Böyle bir durumda dedim ki teyzeme gitmek iyidir. Annem ise 3'e kadar ütü yaparım, 5'e kadar televizyon seyrederim, gün ışıyınca da uyurum diye, tetikte olmak için bir program yapmış. Yalnız bu hırsızlık olayının zaten gün ışığında olması gerçeğini atlamış canım annem, olsun.

Şimdi fan'ı bozuk olduğu için ses çıkaran bilgisayarı aldım yanıma, tivibu'ya üye oldum. Televizyon işi de böyle halloldu. Kapının yapılması da rahatlatıcı ama sonuçta adamlar izlemişler ki beni tam dışarı çıktığımda oldu olaylar. O yüzden her tıkırtıda bir kulak uzatmak gibi paranoyaklaşma belirtileri ortaya çıktı. Önceden ya çok sessiz, yeşillik tam benlik dediğim evde şimdi her türlü duyum tetikte. Televizyon ve daha sonra da kardeşimin gelişiyle normale döner düşüncem var.

Sonuç olarak ilginç bir tecrübe dışında, hayatımda ilk kez elimde "Mağdur" yazan bir resmi belge var ve bu tatsız da olsa her gördüğümde güleceğim bir unvan olarak orada duracak!

1 yorum

Denizhan dedi ki...

magdurum benim, ucuz atlatmisin neyse ki. vay pislikler.

Blogger tarafından desteklenmektedir.