Orta Doğu'da dökülen kan

Orta Doğu, Güneybatı Asya ve Afrika ile ilgili haberleri bir süre okuduktan sonra insanın ne kadar vahşileşebileceğine kayıtsız kalabiliyorum. Mesela "Irak'ta patlama" diye bir arama yapsam, üç haftada bir on kişiden fazla kişinin öldüğü katliamlar bulabilirim. Belli bir noktadan sonra maalesef "Irak'ta patlama" haberlerini şöyle hızlıca geçiyorum. Bu çok acı bir şey. Bu coğrafya da maalesef böyle bir coğrafya. İyiye gitme şansı da yok.

Üç semavi dinin de bu bölgeden çıkmış olması Orta Doğu'nun bu halde olmasının en büyük nedenlerinden biridir mesela. Orada var olan devletler, yeni bir dinin inananları ile hep savaşmıştır. Sonra o dinin inananları birbirleriyle savaşmıştır. Kutsal yerler paylaşılamamıştır. Bu dinlerin kutsal kitaplarında yazan ya da inananlarca bir şekilde yaratılmış kuralların getirdiği çarpıklıkların da Orta Doğu'nun bugünkü halinde sorumluluğu vardır. Bunun üstüne konuşmak da oldukça uzun sürecek bir sohbet olabilir.

Ama konuyu dinden bir süre soyutlayalım. Emperyal güçlerin tamamen kafalarına göre çizdikleri sınırların bugünkü problemlerin nedenlerinden biri olması konusunda hem fikiriz herhalde. Mesela Suriyeli diye bir kavram Suriye yaratılmadan önce, bildiğim kadarıyla, yoktu. Onun yerine Halepli, Şamlı gibi eyaletlere bağlı yaşayan insanlar vardı. Ürdünlü diye de bir şey yoktu. Onun yerine Kürtler diye bir şey vardı. Emperyal güçler toprakları kafalarına göre çizdikleri için bir kısmı Suriye'de, bir kısmı Irak'ta, bir kısmı da Türkiye'de kaldı. Suriye'ye bakıyorsun, Kürt dışında Aleviler, Dürziler, Sünniler var. Irak'ta Türkmenler var. Lübnan'da Maruniler ve Şiiler beraber yaşıyor. Mısır'da Kıptiler var (hatta ve hatta Sudan bile Mısır'ın parçasıydı bir ara). Sınırlar o kadar büyük problem ki hala çözülemiyor. Kuzey Irak ya da Irak Kürdistan'ı bağımsız oldu diyelim. Bu sefer Türkmenler'in durumu ne olacak? Kimseyi de yerinden edemezsin. Her ırkın hakkı korunsa aslında sıkıntı olmayacak ancak o anlayış maalesef bu bölgeye daha gelmiş değil. Lübnan'ın her etnik gruba bir pozisyon vermesi güzel bir sistem mesela. Ancak azınlıkken çoğunluk haline gelen Şiilerin hala meclis başkanlığı yaparken, ülkeden kaçanlar nedeniyle azınlığa düşen Marunilerin başkanlığı elinde tutmaları bir problem.

Hadi bir şekilde gökten bir el indi ve barış içinde yaşayan toplumlar yaratıldı. Bu sefer de petrol olayı işleri karıştıracak. İşin içine büyük güçler ve petrol firmaları girecek. Bak Suudi Arabistan'a. Ne kadın hakkı var, ne eşcinsel hakkı. Katı bir şeriat ile yönetiliyor. Arap Baharı'nda bu ülkelerdeki insanlara demokrasiyi öven bu büyük güçler, ne zaman yüksek sesle Suudi Arabistan'da reform olsun diye seslerini çıkardı? Bunun yerine Suudi kralının Batı liderleriyle iyi ilişkiler içinde olduğu malum. Düzen güzel işliyor: Suudi kralı petrolünü satıyor, Batı petrol akışından memnun, Suudi halkı da vergi vermiyor ve devlet ne zaman halkta rahatsızlık görünce o paranın bir kısmını halka veriyor. İlişkilerin iyi gitmediği Orta Doğu lideri de Saddam misali düşürülüyor yerinden.

Arap Baharı ise çok ilginç bir durum yarattı. Ben bu hareketlerin gerçekten halk tarafından başlatıldığına inanıyorum. Dış mihraklar teorilerine her zamanki gibi karşıyım çünkü Batı için güzel bir şekilde işleyen bir düzen vardı. Mesela Hüsnü Mübarek'in Batı hükümetleri için hiçbir zaman bir rahatsızlık kaynağı olduğunu düşünmüyorum. Kazanacağı belli olan ata oynamak önemlidir. Bu nedenle NATO olsun BM olsun bu halk hareketlerine tam destek verdi. Böylece hem demokrasiye destek verip, Irak ve Afganistan savaşları süresinde bozulan imajlarını düzeltecek hem de yeni hükümetlere destek verdiği için sistemleri devam edecekti. Klasik tabir ile devletin ordusunun olmadığı ama ordunun devleti olduğu Libya'da ise yaşanan zorluk nedeniyle her şeyi göze alıp hava saldırısı yaptılar. Kaddafi'nin ABD için bir tehdit olması bunu tetikleyen şeylerdendi zaten.

Tamam, demokrasi geldi. Sorunlar ise bitmedi. Demokrasi, iddia edildiği ve benim de desteklediğim sava göre, eğitimli halk kitlelerinde başarılı olabilecek bir sistem. Mesela Mısır'ın cumhurbaşkanı seçimlerine halkın yarısından azı katılmıştı. Öyle bir kültür yoktu onlar için. Ayrıca askeri vesayetin en büyük alternatifinin radikal İslam olduğu yerde, oy vererek getirdiğin liderin her şeyi daha kötüye götürme riski var. Mursi de gidip yeni anayasaya özgürlükçü maddeler yerine şeriat kanunlarını getirdiği anda işler karışıyor.

Şimdi Mısır kan ağlıyor her zamanki gibi. Tamam, radikal İslam karşı çıktığım bir ideoloji. Tamam, Mursi hatalar yaptı. Ama bu insanlar öldürülmeyi hak etmediler. Ordu, Mursi'nin otoriterleşmesine karşı, eyvallah. Ancak o insanları öldürmek seni de canavarlaştırıyor. Ha sen gelmişsin iktidara, ha Müslüman Kardeşler gelmiş.

Ben gerçekten barışçıl bir şekilde protesto ederlerken öldürülenlere çok üzülüyorum. Tahrir Meydanı'nda Mübarek'e karşı çıkarken öldürülenlere de darbeye karşı çıkarken öldürülenlere de çok üzülüyorum. Bu insanlar, özgürlükleri o ya da bu şekilde sindirilmiş o coğrafyada seslerini çıkartabilen kahramanlar benim gözümde. İran'da Ahmedinecad'a karşı çıkarken öldürülenlere de içim yanıyor. İsrail'in her bombalamasında hayatını kaybeden Filistinliler'e üzülüyorum. Saddam'ım kimyasal silah kullanırken öldürdüğü Kürtler'in hikayelerini okudukça da üzülüyorum ve bu dünyanın ne kadar boktan bir yer olduğunu gösteriyor. Ama en çok da "ileri demokrasi"nin kol gezdiği, doğuyla batı arasında bir köprü olduğunu iddia eden, "Orta Doğu'nun gözbebeği" bir ülkede polis terörüyle ya da ellerinde sopalar ve palaların olduğu hayvanların öldürdüğü o gençlere üzülüyorum. Hepsi benim gözümde birdir.

Ve politik görüşüne göre bir yerde ölenlere rahmet dilemeden, ölüleri yarıştıran kim varsa hepsinden nefret ediyorum. Yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevdiğini söyleyip, bazı ölülerin diğerlerinden daha önemli olduğunu ima edenleri gördükçe yaşamdan soğuyorum. "Spora siyaset karıştırmayın" derken, gol attıktan sonra Mısır'a mesaj gönderen futbolculara laf etmeyen (ki göndersin arkadaşım istediği mesajı, ona lafım yok) iki yüzlülerden de nefret ediyorum. Zalimin yanında durmayacaklarını söyleyenlerin Irak ve Afganistan işgallerinde masumları öldüren o askerlere destek için kendi askerlerini gönderdiklerini hatırladıkça da hallerine gülümsüyorum.

Ah şu toprağına yağmurdan çok kan dökülen zavallı Orta Doğu

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.