En kötü ayrılık Sevgililer Günü'ndeki ayrılık olsa gerek. İki kişi anlaşarak ayrılır bazen, bu daha kabul edilebilir bir durumdur. Terkedildiğinde daha fena her şey.
İnsan kendi takımını çok da bilinçli seçmez. Genellikle baban hangi takımlıysa o olursun, en kötü dayın, amcan ya da en iyi arkadaşın etkiler seni. Sonra takımının bir özelliğini seversin. Galatasaraylılar genellikle Avrupa başarılarıyla dolu tarihine bağlanır. Fenerbahçelilerin bazıları Galatasaray'ı her fırsatta yenme özelliklerine bağlanır, bazıları her branşta başarılı olmalarına. Ben Beşiktaş'ın kültürüne aşıktım. (Beşiktaşlılık duruşu en güzel tanımdı aslında, ta ki Yıldırım Demirören bu sözü bir dalga geçme malzemesine dönüştürene dek.)
Memlekette her şey çok hızlı değişiyor. Beşiktaş da değişti. Çok güzel bir dönemde Beşiktaş'lı olmuşum. Ertuğrul Sağlam'ın efendiliğini hep kendime örnek alıp, futbol-basketbol maçlarında 6 no.lu formayı almak için uğraşırdım. Beşiktaş tarihinde efsane olmaya ilerleyen Sergen'i, Alpay'ı kolayca silebildi. Onlar daha çok para isterken, Beşiktaş verebileceğini verebiliyordu ancak.
İşte o günlerin son temsilcilerinden biri gibiydi İbrahim Üzülmez. Futbolu hakkında çok şey söylenir. Ancak çabasına laf söyleyenin dili kesilmeli. Üzülmez, her zaman espirili, kendiyle dalga geçmeyi bilen ama kendini her fırsatta geliştirmeye çalışan biriydi. Ramiz Karaeski'nin gençliğine benzetirdim onu, alem yamuk yapsa da o delikanlı kalacaktı.
Dediğim gibi hem yönetim hem taraftar profili değişmişti. Ricardo Quaresma getirildi mesela bu takıma. Kendisi tabii ki çok büyük bir transfer, bir dünya yıldızı. Ancak sokakta, internette, ilkokullu-liseli çocuklar, herkes Q7 nickini almış, fotoğraf paylaşıyor. Haxball'un yarısından fazlası Q7, Guti Haz., Simao. Maça gidiyorsun, herkesin forması 7 numara. Evet yıldız gelir takıma, herkes adını yazdırır. Peki Q7, Beşiktaş Avrupa'ya gidemeyince de takım da olacak mı gelecek sene? Yoksa Şampiyonlar Ligi'ne giden bir İtalyan takımına mı gidecek? Gitmeyeceğinden ne kadar emin olabiliriz?
Bu yüzden benim formamda Ernst yazıyor. O adam bu takıma 2 yıldır emek veriyor. İbrahim Üzülmez takım kaptanı. Ancak kaç kişinin forması İbrahim Üzülmez?
İbrahim Üzülmez de hata yapar. Takım arkadaşına yumruk atması büyük bir terbiyesizliktir. Ben sözleşmesini feshetmezdim ancak bu eylemi bile anlarım. Ancak websitesinde kuru bir "sözleşmesi feshedilmiş" yazısıyla gönderemezsin bu adamı. Bu adam 2000'lerin tamamında Beşiktaş formasını terletti. 2003 Konfederasyon Kupası'nda kadroda bizi temsil etti. Yönetimin harcadığı onlarca hocanın seçimi oldu. Geçen sene yerine alınan 18 yaşındaki çocuğa forma yüzü göstertmedi. Her sene tüm kupalar dahil 30 maçın altına inmedi. Beşiktaş tarihinde en çok forma giyen futbolculardan biri. Kaptan ulan bu. O ünlü 100. yıl formasında bu kadrodan kimsenin adı yokken onun var.
Üzülmez'e en büyük kırgınlığım, 45 dakikalık son Ankaragücü maçındaki kötü performansı ile Beşiktaş'a veda etmesi oldu. Onun dışında her şey için minnettarım. Sanki Türkiye'de herkes muhteşem orta yapıyormuş gibi hep eleştirildi. Tipi tam bir Anadolu delikanlısı olmasaydı kimse takılmazdı kendisine. Bence uzun saçın yakıştığı tek Anadoluludur kendisi. Bu adam diğer takımlardaki insanlar gibi hocasının altındaki sandalyeyi tekmelemedi, takıma gelen yabancılara cephe almadı. Kaptanlık yaptı ve saygısızlık yapana (ki karıştığı iki olayda da bu kişi aynı kişidir.) tokatını yapıştırdı.
Üzülmez giderken, sevdiğim Beşiktaş'ın da gittiğini hissediyorum, üzülüyorum. Herhalde -Allah korusun - Süleyman Seba'yı da kaybettiğimiz gün Beşiktaş formasını rafa kaldıracağım.
Yorum yap