Paranoya ne güzel

Paranoyanın kapıyı çalıp kaçması çok sinir bozucu bir durum. Ben psikolojiden resmi olarak anlamam. Kendime göre bazı görüşlerim vardır elbet ancak böyle bir bilim dalı varken, benim yorum yapmamın sözlük karşılığı işkembeden sallamak oluyor. Ama şundan neredeyse eminim ki, paranoyak olan insanda bir sorun yoktur. Karşısındaki insanlarda sorun vardır.

Benim paranoya belirtilerim hep İstanbul'da oluyor. Hele eve hırsız girdikten sonra iyiden iyiye insanlara karşı bir güvensizlik başladı. En fenasını geçenlerde yaşadım. Taksiciyle biraz muhabbet ettikten sonra - ki evde yalnız kalıyordum - kendisine bu kadar fazla şey anlattığım için kendime çok sinirlendim. Sonraki gün evden çıkıp, evi yalnız bırakırken etrafta beni gözleyen biri var mı yok mu diye kontrol ettim. Sonraki gün gerçekten de bir araba, içinde de biri vardı. Hala arabanın bilgileri aklımda, 34 GY'li bir plaka, beyaz Volvo. Neyse ki bir şey olmadı. Ancak nereye gidiyorum bilmiyorum.

Bu konuya da şöyle geldim; kardeş blog'a biri yorum bırakmış. Master için yardım edip edemeyeceğimi sormakta. Mailden cevap yazarken birden bire kardeş blog'da adımı vermediğimi hatırladım. Ona mail atmam demek, kendisine kimliğimi deşifre etmem demek. O yüzden cevap yazamadım. Bu sosyal medya paranoyası da Adnan Oktar'ın bir adamının bana twitter'dan bir şey yazmasından sonra başlamıştı.

Her şey olacağına varır diye düşünmek de bir çözüm. Ama uygulamada sınıfta kalıyorum. Etrafıma bakıyorum, haberleri görüyorum. Şaşırma eşiğim, sonuç olarak, o kadar yükseklerde ki kafamda kurduğum aksiyon filmlerine konu olabilecek senaryolar hiç de gerçekdışıymış gibi gelmiyor. O zaman hepinizi şuraya alayım (başka paranoyalı şarkı bilmiyorum ne yapayım - sakın paranoid android ile gelmeyin ama -);

Hiç yorum yok

Blogger tarafından desteklenmektedir.